Atatürk'ün manevi kızlarından Afet İnan, 1981'de TRT'de Nazmi Kal tarafından sunulan Atatürk'ten Anılar programında konuşuyor: “Çok kalabalıktı. Kimse yanaşamıyordu otomobile. Fakat bir de baktım gayet güzel köylü kıyafetiyle bir kadın koştu geldi. ‘Paşam' dedi ‘Size ayran hazırladık iner misiniz?' Atatürk dedi ki ‘Yolumuz uzun, her yerde inemiyoruz, fakat konuşalım, kimmiş bakalım sor.' Kadın gayet güzel konuşuyor. Gayet güzel giyimli, köy giyimli. ‘Nedir?' dedim. ‘Ben Kazan köyü muhtarıyım, yeni seçildim. Buraya karşılamaya geldik' dedi. Köyü hakkında da gayet güzel bilgiler verdi.

‘Ya' dedi, ‘Demek bize böyle arkadaşlar getireceksiniz.' ‘Daha çoğunu getireceğim, göreceksiniz' dedi. Hakikaten 1935 seçimlerinde Satı Kadınla beraber 18 kadınımız milletvekili oldu.

Afet İnan'ın sözünü ettiği Satı Kadın, 8 Şubat 1935 yılında yapılan genel seçimlerde parlamentoya giren 17 kadından biri olan Hatı (Satı) Çırpan(oğlu) idi (İnan 18 milletvekili diyor, çünkü 18. kadın vekil 1936 yılında yapılan ara seçimde seçildi).

Atatürk, 1934 yazında Kızılcahamam'a giderken, Kazan köyü muhtarlığına yeni seçilmiş olan Satı Kadın, köylüleri de toplayarak Atatürk'ün yolunun üzerinde bulunan Bitik Nahiyesi'ne gider ve köylülerin itirazına rağmen Atatürk'ün arabasının yanına kadar sokulur. Kendisine “Gitme, seni asarlar” gibi sözler eden köylülere, “Ondan insana fenalık mı gelir” karşılığını verir. Ardından da Afet İnan'ın anlattığı diyalog gerçekleşir. O diyalogdan kısa bir süre sonra, 5 Aralık 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkı getiren kanun kabul edildi. Satı Kadın da bizzat Atatürk'ün önerisiyle milletvekili adayı oldu ve seçildi. Hatta Atatürk, Satı Kadın'a Orta Asya Türklerinin ünlü kadın kahramanlarından Hatı Hatun'un ismini yakıştırdı ve Satı Kadın'ın adı Hatı olarak değişti. Mebus olmasına karşın mütevazı bir köy evinde yaşamayı sürdüren Satı Hanım, köylü kadınların Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki en önemli temsilcisi oldu. Atatürk ile Satı Kadın arasında Bitik Nahiyesi'ndeki o sohbet, genç Cumhuriyetin kadınlar ve erkeklerin sırtında birlikte yükseleceğinin kanıtı gibiydi. Öyle de oldu. Türkiye, 20. yüzyılın başında kadınların haklarına kavuştuğu nadir ülkelerden biri oldu.

Bu grubun başını da rakip partideki başörtülü kadın siyasetçiler için “vitrin süsü” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çekiyor. Hiç şüphe yok ki bu ittifak yeniden iktidar olursa, 1923'ten bu yana bütün karşıtlıklara rağmen kök salan kadın devrimine büyük darbe vurulmuş olacak. Kaşıkla, direne direne alınmış haklar, kepçeyle belki de bir gecede geri alınacak.

İşte bu yüzden iktidarın karşısındaki muhalefete bu konuda da büyük bir görev düşüyor. 15 Mayıs'tan itibaren Türkiye kadın devrimi ya Satı kadının Bitik Nahiyesi'nde açtığı yoldan ilerlemesini sürdürecek ya kadını evin içine hapseden bağnaz baskıcı erkekler bu devrime ket vuracak. Meral Akşener, İYİ Parti'nin lideri olarak Satı Kadın'ın açtığı yolda, bütün tehditlere, saldırılara, iftiralara pabuç bırakmadan emin adımlarla ilerliyor. Genç kızlara, Cumhuriyet kadınlarına rol model oluyor. Muhalefetin Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu da mesajlarıyla, duruşuyla bu konuda kadın devrimine katkı vereceğini gösteriyor. Kadınların iki liderden beklentisi, başta kadın hakları mücadelesi verenler olmak üzere aday listelerinde kadınların artmasıdır.

Birini tahmin ediyorum. Bu gerçekleşir mi bilmiyorum ama kadınlar artık karar vermeli: Ya kadın düşmanları ya kadınlar ve kadınlarla omuz omuza olanlar!