Bugun...



Üsküp Türk Çarşısının asırlık çınarı Mendo Berber

Mendo Berber lakabıyla bilinen Üsküp Türk Çarşısı’nın asırlık çınarı Menduh Alil, geçtiğimiz günlerde meslek hayatının 73’üncü yılını doldurdu.

facebook-paylas
Güncelleme: 23-09-2023 12:47:37 Tarih: 23-09-2023 12:31

Üsküp Türk Çarşısının asırlık çınarı Mendo Berber

Menduh Alil, babası Sabri efendiden aldığı zanaatı 73 yıldır çarşıdaki dükkanında icra ediyor.

İşe başladığı ilk günü dün gibi hatırlayan Menduh Alil, 5 yaşındayken babasının doğum günü için diktirdiği pantolonu almak üzere dükkana gittiğini, o gün bugündür de orada çalıştığını söyledi.

Mendo Berber, çıraklığının ilk gününü şöyle anlattı:

“Ben anne ve babamın ilk evladıyım. Dört kardeş, bir kızkardeşiz. Babam doğum günüm için bana terziden bir pantolon sipariş etmiş. Dükkanımızın hemen yanında Hristiyan bir terzi vardı. Hazır olduğunda büyük ninemle pantolonu almaya gelmiştik. Babam da nineme ‘çocuğu bırak, sen git, ben akşam getiririm’ dedi. O gün bugündür de tam da doğum günümde bu dükkanda çalışmaya başladım. Tam 73 yıldır buradayım.”

‘Bahşişi kaptığım gibi dondurmaya koşuyordum’

Çıraklığının ilk günlerini da okuyucularımızla paylaşan Alil, “Çocuk gibi bir yandan dükkanda oynuyordum bir yandan da yerleri süpürüyordum. Dükkana gelen müşteriler de beni gördüklerinde babama ‘Sabri Aga, hayırlısı olsun yeni usta almışsın’ diyorlardı. Üstüne üstlük bir de bahşiş veriyorlardı, üzerilerini temizliyorum diye. Ama ben bahşişi uzatırlarken vermelerini beklemeden parayı kavradığım gibi koşup dondurma alıyordum.” dedi.

‘Müşteriye yetişmek için sandalyeye binerdim’

Traş etmeye sekiz dokuz yaşlarında başladığını aktaran Alil, “Burada çalıştıkça da zanaatı öğrenmeye başladım. İlerledim. 8-9 yaşlarında da çocukları traş etmeye başladım. Daha sonra da sakal traşına başladım. Salı ile Cuma günleri okula gitmiyor işe geliyordum. Odundan sandalyelerimiz vardı, müşteriye yetişmek için sandalyelerin ayaklarını biraz kesip onun üzerine çıkıyordum. Aynı zamanda yüksek topuklu ayakkabı da giyiyordum müşteriye yetişmek için.” ifadesini kullandı.

60 yılı aşkın bir süredir çocukları sünnet de ettiğini belirten Mendo Berber, “Zamanla sünnet yapmaya da başladım. Ne ilginçtir ki sünnete de tam doğum günümde başlamıştım, 14-15 yaşlarında. 60 küsur yıldır sünnet de yaptım.” diye konuştu.

‘Bana, büyük annemin abisi hariciye nazırı Menduh Efendi’nin ismini koymuşlar’

Bayram sabahı dünyaya geldiğini de söyleyen Menduh Alil, iki isme sahip olduğunu ve isminin kimler tarafından koyulduğunu şöyle anlattı:

“Benim aslında iki ismim var, Menduh Bayram. Büyük annem Üsküp kalesinde Hariciye Nazırlığı yapan abisi Menduh Efendi’nin ismini koymak istemiş. Fakat bayram sabahı doğunca ben, bu sefer ‘Bu çocuk isiyle müsemma doğdu’ demişler ve adımı Menduh Bayram koymuşlar.”

‘Dükkanı saat 5’te açmak zorundaydık çünkü kışlaya giden subaylar erkenden geliyordu’

Subaylar ve fabrika işçilerinin sabah saat 6’da işe başladıklarını bu yüzden dükkanı saat 5’te açmak zorunda olduklarını kaydeden Alil, “O zamanlarda dükkanı sabah saat 5’te açmak zorundaydık. Çünkü yukarda Tophane’de askeri kışla vardı. Sırp subaylar o dönemde, buradan geçip göreve giderlerdi. Hatırlıyorum, çok küfür ederlerdi, ağıza alınmayacak kelimeler sarf ederlerdi. Kışlada sabah saat 6’da içtima başlıyordu, subayların oraya traşlı bir şekilde yetişmeleri gerekiyordu. Önce bize gelip traş olup sonra göreve giderlerdi. Ayrıca fabrikalar da saat 6’da açılırdı. İşçiler traşlı bir şekilde işe gitmek için önce berbere gelirlerdi. Traşsız işe gitmek devamlılığı kaybetmek demekti, maaşı kesilirdi işçilerin. Bir de o zamanlar jiletler yoktu eski traş usturalarıyla çalışırdık.” ifadelerini kullandı.

‘Berberlik bugün olduğu gibi sadece traştan ibaret bir zanaat değil’

Berberlik zanaatının sadece traştan ibaret olmadığını da söyleyen Mendo Berber, sünnet, saçkıran, mayasıl, boynuzla kan almak, sarılık, diş çekmek gibi çok sayıda tedaviler de uyguladıklarını ifade ederek “Eskiden herkes çocuğunu çırak vermek için yalvarırdı. Bu sadece berberlerde değil, doğramacılarda da, kunduracılarda da öyleydi. Sonra berberliğin alt dalları da vardı. Biz berberlik yanı sıra sünnet, saçkıran, kan almak, mayasıl, sarılık, diş çıkarmak, bardak vurmak, boynuzla kan almak, dalak bozmak, ağız tutuşukluğu, uyuz için tedaviler de uygulardık. Şimdi öyle değil. Berber sadece traşla uğraşıyor. Ben bu tedavi yöntemlerini uygularken ‘Bu da her şeyi biliyor’ dediklerini duyuyorum. Tabii ki biliyorum. Yıllarca bu işi yapıyorum. Öte yandan artık gençler yurt dışına kaçıyor. Sadece bizim dükkanda çıraklık yapan belki de 200’den fazla kişi vardır, mesleği öğrenip de Avrupa ülkelerine giden.” sözlerini sarf etti.

‘Babam bu zanaatı Topal İdris Aga’dan öğrendi’

Babası Sabri Efendi’nin berberlik zanaatını eski berber Topal İdris Aga’dan öğrendini de söyleyen Menduh Alil, “Babam Sabri Efendi, Topal İdris Aga’da çalışmış, zanaatı ondan almış. Topal İdris Aga ve hanımı vefat ettikten sonra babam oğlunu alıp büyütmüş ve zanaatı öğretmiş. İdris Aga’nın oğlu evlendikten sonra da Türkiye’ye göç etmiş. İstanbul’da çalışıyordu Aksaray’da Taşkasap’ta, Topkapı’ya giderken sağ tarafta.” diye konuştu.

‘Berberlikten daha bereketli bir zanaat yok’

Berberlik zanaatının çok bereketli olduğunu, söyleyen Menduh Alil, bu mesleği icra edenlerin asla aç kalmayacaklarını da ifade etti. Alil bu konu üzerine şu ifadeleri kullandı:

“Ustalarla, kalfalarla çok iyi geçindik. Çok güzel bir hayat yaşadık. Bu dükkanda çok güzel anılar biriktirdik. Bu zanaat aç bırakmaz. Bu zanaatla para her zaman gelir. İster sabah gel ister akşam gel, ‘Bir müşteri gelır, traş olur, çikar 2 simitpogaça paresi, yaglatırasın bogazıni.’ Bu zanaatın üstüne daha bereketli zanaat yok.”

‘Yüzümün bu tarafıma pamuk ektin, diğer tarafa da bostan mı ekeceksin’

Çocukluk döneminde henüz ilk traşlarından birini yaptığı sırada yaşadığı bir anısını da anlatan Menduh Alil, “Daha küçük çocuğum, henüz öğrenme aşamasındayım. Müşterinin biri dükkana geldi Makedonca ‘Haydi çocuk gel beni traş et’ dedi. Ben de ‘Ama traş etmesini bilmiyorum’ diye yanıt verdim. ‘Haydi, haydi öğrenirsin, düğüne yetişmem lazım.’ diyerek ısrar etti. Sabunlamaya başladım, ‘yeter bu kadar sabunlamak başla artık’ dedi. Korkuyordum, ellerim titriyordu. Başladım traş etmeye. Traş ederken bir yerini çizdim, pamuk koydum, yine çizdim yine pamuk koydum. Beş altı yerini çizdim adamın yüzünün yarısı pamukla doldu. Diğer yarısına geçtim traş etmek için ‘Dur, yeter artık’ dedi adam. ‘Yüzümün bu tarafına pamuk ektin, diğer tarafa da bostan mı ekeceksin’ diye ekledi ve sandalyeden kalkıp gitti. Yapacak bir şeyim yoktu.” dedi.

Mendo Berber’in dükkanı çarşıda belki de özgünlüğünü koruyabilen bir kaç dükkandan birisi. Dükkana girdiğinizde zamanda yolculuğa çıkıyorsunuz. Duvarda asılı Atatürk, Tito gibi büyük devlet adamlarının resimleri dikkat çekiyor. Ayrıca Zeki Müren, Fatma Girik gibi Türk sanatçılarının fotoğrafları ve Üsküp’e ait eski resimler de mevcut.




Bu haber 243 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI